Kurumsal hayatın bir parçası olan bünyem hafta içi izin alıp Istanbul Fashion week'e gitmeyi beceremese de :) sosyal medya sayesinde bu güzel zamanları takip etme şansım oldu.
Bu işi yapmasam modanın bir ucundan tutardım diye düşündüm, ama sonra blog yazmaya, kendimce kombinler yapmaya ve arkadaşlarıma zaman zaman verdiğim iki satır tavsiyelere devam etmeye karar verdim.
İşte bir kaç tespitim;
Bu sene Gamze Saraçoğlu'nun nispeten bir hayal kırıklığı yaşadığını hissettik. İşin garibi kimse "biraz daha iyi olabilirdi" demedi ona ama, twitter ratingleri yalan söylemez, o etkiyi yaratamadı. Ama biliyoruz ki onda bir güç var...
Zeynep Tosun ortalığı kasıp kavurdu. Önde bitirdi diyebiliriz. Çok giyilebilir bulmadım belki..O parçaları ofise giysem bana ne derler bilmem?
En sevdiğim Simay Bülbül ve Elif Cığızoğlu idi...(fotoğraflar; markafoni ve Nil Ertürk'ten)
Elif Cığızoğlu'nın aşağıdaki tasarımına bayıldım..Modayla matematiğin, asaletin kucaklaşması olmuş...Mankene de gerçekten çok yakışmış.
Bu da yandan görünüşü..en sağdaki.
Ve Simay Bülbül...Kıvrımlar, derinin dansı, beyazın şeffaflığı. Harika!
Kıvrımlar ve desenler. Olağanüstü...
Arada "Moda" Konuşmaları
Bu blog, iş aralarında, seyahat aralarında, moda anlarını paylaşmak ve okumak adına oluşturulmuştur. Hayata küçük dokunuşlar yapan renkler, desenler ve kesimlerden oldum olası hoşlanan, fark yaratmayı sevenlerin buluşma noktasıdır.
14 Ekim 2012 Pazar
7 Ekim 2012 Pazar
Son dönemde...
Sevdiğim birkaç görüntüyü sizinle de paylaşmak istedim.
Aşağıdaki görüntüde kazak ile desenlerin uyumunu, basitliği,
Bu resimde bilekliklerin bir gömleğe kattıklarını,
Fırfırlı eteklerin verdiği hanım hanımcıklık ve seksilik arasındaki dengeyi,
Animal desenler ile hakinin uyumlu birlikteliğini,
Fırfırlı etekler ile over sized kazakların bütünlüğünü,
çok sevdim. Ya siz?
Aşağıdaki görüntüde kazak ile desenlerin uyumunu, basitliği,
Bu resimde bilekliklerin bir gömleğe kattıklarını,
Fırfırlı eteklerin verdiği hanım hanımcıklık ve seksilik arasındaki dengeyi,
Animal desenler ile hakinin uyumlu birlikteliğini,
Fırfırlı etekler ile over sized kazakların bütünlüğünü,
çok sevdim. Ya siz?
2 Eylül 2012 Pazar
Çalışan kadınlara dev hizmet..Bu hafta ne giysem?
Eylül Vogue sayısını alanlar bu sezonun temalarını bol bol yaşayacaklar...Ve orada en çok dikkatimi çeken şeylerden biri moda dünyasının artık çalışan kadına yönelik aktivitelerinin artmış olduğu oldu. Working chic başlığı altında giderek artan odakları, moda dünyasını ve çıktılarını giderek daha da hayatın içine çekiyor...
Her hafta başında bu hafta ne giyineceğim diye soranlara ben de bir dev hizmette bulunayım dedim :) İşte piyasada Yargıcı, Mango, Topshop, İpekyol gibi markalardan alabileceğiniz kıyafetlerle elde edilen basit ama şık kombinler... Yorumlarınızı beklerim.
Bu posttaki en önemli mesajlarımdan biri de, olmazsa olmazlar. Ne yapın edin, şu aşağıdakilerden mutlaka edinin!
- Yeşil, sarı, turuncu, pembe...Birini seçin ve dikkat çekici bir üst edinin.
- Jean gömlekler hala çok revaçta ve tüvit ceketlerin en iyi arkadaşları! Bir oversize bir tane de vücudunuza oturacak şekilde iki adet olsun.
- Yeşil renk gömlekler...Şehirde safari ruhunu yaşatacaklar ve deri kahverengi kemerler ile şıklığınızı tamamlayacaklar.
- Kırmızı pantolonlar ve gri kombini..Ha bir de illa ki kırmızı bilezikler.
- Beyaz jeaniniz mutlaka olsun...İyi kesimli bir beyaz jean ve güzel bir gömleğin uyumunu hiçbir şey yakalayamaz...
Gömlek TopShop, Etek ve Kolye Yargıcı.
Etek Mango.
Gömlek İtalya Bit Pazarı'ndan, Etek İpekyol. Kolye H&M
Bluz Mango, Etek İpekyol, Küpeler Yargıcı
Ceket Mango, Bluz Park Bravo
Gömlek Massimo Dutti, Etek İpekyol, Kolye Yargıcı
Gömlek H&M, Etek ve Kemer Mango.
Herkese bol keyifli, mutlu ve şans dolu bir hafta diliyorum!
17 Temmuz 2012 Salı
Dantel etek mevzusu...
Dantel etekler bu ara her yerde...
Özellikle gömleklerle kombin edildiklerinde çok beğeniyorum.
Aşağıdaki gibi bir denim gömlekle hem sportif hem de şık bir görünüm yakalanabilir.
22 Haziran 2012 Cuma
Viyana esintileri...
Merhaba,
Bir de baktım ne göreyim uzuncaa bir zamandır blogumla ilgilenmemişim bir şey paylaşmamışım.
Madem yaz geldi, etraf neşe doldu, biz de gezelim eğlenelim görelim yiyip içelim değil mi?
Yollardan Viyana zamanıydı haziran ayında. Taktık bavulları kola, düştük yola.
Viyana eski ama yaşayan bir şehir olarak kaldı benim aklımda.
Tuna nehri keşke mavi olsaydı, keşke hava bu kadar sıcak olmasaydı, keşke daha ucuz olsaydı gibi şeyler de söylemedim değil içimden.
Aklımda kalanlar;
Demel Pastanesi - pastalarına doyulmuyor, mutlaka gidilmeli
Albertino Müzesi - hop dedi karşıma Munch'tan Madonna çıktı, o sırada sevinçten ağlamak üzereydim, evet.
Belvedere Müzesi - The Kiss görülmeli, etraf koklanmalı, keşke bahçesi daha yeşil olabilseymiş denmeli.
Figlmüller - Bir patates nasıl bu kadar lezzetlendirilebilir anlaşılmalı mutlaka. Semizotu katkısını da esgeçmeden.
Sokak arası satıcıları gezilmeli, oyuncakların ve renkli eşyaların keyfine mutlaka varılmalı.
Stadtgarten - Strauss heykeli altında saygı duruşunun ardından, çimlerde öylesine yatılmalı. Ama öylesine.
Vakit müsaitse akşam yemeğine şımarıkça Bratislava'ya uzanmalı. Rio Kafede taşta balık yenmeli.
Huzur ve sabır bu şehrin en önemli özelliği, İstanbul'da en olmayanlardan. İnsanlar koşturmuyor, bir yere bir şey yetiştirmeye çalışmıyor, rahat...Yine de İstanbul derim ama bir tadımlık da olsa mutlaka tavsiye ederim Viyana'yı size.
Bir de baktım ne göreyim uzuncaa bir zamandır blogumla ilgilenmemişim bir şey paylaşmamışım.
Madem yaz geldi, etraf neşe doldu, biz de gezelim eğlenelim görelim yiyip içelim değil mi?
Yollardan Viyana zamanıydı haziran ayında. Taktık bavulları kola, düştük yola.
Viyana eski ama yaşayan bir şehir olarak kaldı benim aklımda.
Tuna nehri keşke mavi olsaydı, keşke hava bu kadar sıcak olmasaydı, keşke daha ucuz olsaydı gibi şeyler de söylemedim değil içimden.
Aklımda kalanlar;
Demel Pastanesi - pastalarına doyulmuyor, mutlaka gidilmeli
Albertino Müzesi - hop dedi karşıma Munch'tan Madonna çıktı, o sırada sevinçten ağlamak üzereydim, evet.
Belvedere Müzesi - The Kiss görülmeli, etraf koklanmalı, keşke bahçesi daha yeşil olabilseymiş denmeli.
Figlmüller - Bir patates nasıl bu kadar lezzetlendirilebilir anlaşılmalı mutlaka. Semizotu katkısını da esgeçmeden.
Sokak arası satıcıları gezilmeli, oyuncakların ve renkli eşyaların keyfine mutlaka varılmalı.
Stadtgarten - Strauss heykeli altında saygı duruşunun ardından, çimlerde öylesine yatılmalı. Ama öylesine.
Vakit müsaitse akşam yemeğine şımarıkça Bratislava'ya uzanmalı. Rio Kafede taşta balık yenmeli.
Huzur ve sabır bu şehrin en önemli özelliği, İstanbul'da en olmayanlardan. İnsanlar koşturmuyor, bir yere bir şey yetiştirmeye çalışmıyor, rahat...Yine de İstanbul derim ama bir tadımlık da olsa mutlaka tavsiye ederim Viyana'yı size.
Desenler şehri Viyana!
#gununkahvesi olmadan olmaz!
Oylesine bir vitrinden yaratcılık akıyor...
Cok begendıgım Sax & Co dan bir manzara.
Belvedere Sarayı'ndan, The Kiss sana geliyorum nameleriyle!
5 Şubat 2012 Pazar
Sapphire'de Skyride.com
Pazar günü kahvaltısıyla evde başladı. En sevilen şey menemen idi, hele acı sivribiberle yapılmış ise değme keyfine..Sonrasında sevgili arkadaşlar ile kalender tepe de buluşuldu, kahveler götürüldü...Akabinde ver elini Sapphire...İster 360 derece seyir terasında romantizmin doruklarında yaşa, ister skyride.com.tr ile simülasyonel bir İstanbul gezisi yapıp "Vay be benim şehrim bu işte!"de...Eve gelince bak bakalım pazar sendromundan eser kalıyor mu?
Yolculuk Nereye - Ted X
Geçtiğimiz hafta neredeyse bir kar tufani içinde geçirdik. İşe gidemez olduk, evde bol bol çalışmaya çalıştık...Sıcak içecekler en yakın dostumuz oldu. Dergiler karıştırıldı, bloglar okundu. Ben ise daha çok bir işi olduğuna şükreden ve evde sıkılan gruba dahildim sanırım...
İşte böyle bir psikolojiden en iyi Ted X ile kurtulunur diye düşünerek 2 Şubat 2012 günü ver elini Boğaziçi Kampüsü dedik...Kampüs karlar altında ve muhteşem bir manzara eşliğinde bizi karşıladı...
İşte Ted X üzerinden kısa kısa notlar...
Bu organizasyonu düzenleyen herkesi tebrik ediyor ve seneye görüşmek üzere diyorum!!!
İşte böyle bir psikolojiden en iyi Ted X ile kurtulunur diye düşünerek 2 Şubat 2012 günü ver elini Boğaziçi Kampüsü dedik...Kampüs karlar altında ve muhteşem bir manzara eşliğinde bizi karşıladı...
İşte Ted X üzerinden kısa kısa notlar...
Program İltek’in organizasyonu idi. Küratör: Ali Üstündağ
· Joseph Riggio karar vermenin estetiği üzerine konuştu. www.mythoself.com üniversitelerde verilen eğitimin karar verme ve zenginleşme sürecinde ne kadar etkisiz kalabileceği üzerine konuştu.
· Özcan Bostancı ve İsmail Özger dünya seyahatlerini gerçekleştirmişler. Yaşadıklarını, gördüklerini paylaştılar. www.baskaturlubirsey.com
· Prof. Dr. Alastair Smith politika ve kuralları üzerinden bir konuşma gerçekleştirdi. “Bireyin yararına olan şey liderin zararınadır” dedi. (www.politics.as.nyu.edu/object/AalastairSmith)
· 3 adet TEVİTÖL öğrencisi gerçekten çok güzel ve esinlendirici konuşmalar yaptılar. Bu kadar küçük yaşta bu kadar büyük lafları duymak tüm salonu hayretler içinde bıraktı. “Zaman, yaşam ve gelişim yolundayız” diyen Enver Utku Batur beni en çok etkileyen konuşmayı yaptı. Önyargılarımız konulu konuşmasında.
· Prof Dr. Levent Akın robotik bilimi hakkında konuştu. Robot yapmanın kurallarından ve şu anki güncel aşamalarından bahsetti.
· Semih Yalman, içimize yolculuk yapmanın öneminden bahsetti. (www.semihyalman.com) Gayet değişik ve müzik/sohbet kıvamında bir paylaşımdı. Değişik bir kariyer yolu var.
· Thomas Frey (www.davinciinstitute.com) bir gelecek tasarımcısı. Ona göre her kelimenizin bir TL değeri var ve bu yükseldikçe bir anlam ifade ediyorsunuz. Üniversite yapıları ve courseware gelecekte çok değişecek. Online eğitim sistemine geçilecek ve 4 yıllık okul periyodları ortadan kalkacak. Milyonlarca meslek ortadan kalkacak. Şu an önemli olan bu ortadan kalkmayacak mesleklerle içiçe olabilmek.
· Tunc Topcuoglu bir sosyal tasarımcı. (www.tunctunctunc.com) Değişik metaforlarla uç noktalarda bir sunum yaptı. Sanat hakkında konuştu, ajansı incelenebilir. Kendisinin konusmasından sadece enerji almıs olabiliriz. Ben baska bır sey alamadım.
· Adnan Kurt siborglar ve sinir mühendisliği üzerindeki araştırmalarından bahsetti. (www.teknofil.com.tr)
· Murat Oğuz Arcan 20 dak lık konuşmasında hayal kurmaktan ve bunu gerçekleştirmekten bahsetti. Bazen gerçekleştirmeye o kadar çok odaklanıyoruz ki, hayal sürecini kaçırıyoruz dedi.
· Ahu Özyurt (www.cnnturk.com) , konfor alanımızdan çıkıp her şeye reset atıp yeniden başlamanın önemine değindi. Twitter’da güncel tüm paylaşımlarını yapıyormuş, takip edilebilir.
Tüm konferans Ted x sitesinden de yayımlanacak. İlginizi çeken konulara oradan da göz atabilirsiniz.
Bu organizasyonu düzenleyen herkesi tebrik ediyor ve seneye görüşmek üzere diyorum!!!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)